El falının da bir tarihçesi vardır. El falı ilk kez Hindu'lar tarafından bakılmıştır. O çağın başlıca ilim konusu insandı. Hindu'lar insanı kainatın en mükemmel varlığı olarak tanımlıyorlardı.
Onlara göre insan Allah'ın tek evladı ve dünyada her şey onun için yaratılmıştı. İnsanı inceleyerek tanrıyı öğrenebileceklerini zannediyorlardı. Gözlerini göklere çevirip yıldızların insan hayatına etkisi olup olmadığını araştırıyorlardı. Meşhur "Fadik" rakamları da ilk kez Hindular tarafından bulunmuştu.
Burçların Etkisi
Aynı zamanda herhangi bir burçta doğan insanların hangi karakterde olacağını, doğuştan veya yıldızların durumlarına göre belirlenmesini de ilk öne sürenler onlardı. Bugün burçların insan hayatına etkisine inanan çok sayıda insan vardır.
Hindular vücudun çizgilerini ve şeklini tetkik ederek "Mastrika" adlı bir ilim kurdular. Sonrada eldeki çizgilere dikkat ettiler ve "Samudrika" adını verdikleri el falının esaslarını kurdular.
Hindulardan sonra el falı özellikle Çin'de, Tibet'te, İran'da, Mısır'da ve eski Yunan'da ilgi gördü. Özellikle eski Yunan'da itibar gören bir şeydi. Yunan filozofları öğrencilerine el falını öğretiyorlardı.
Anaksagoras adlo filozof milattan tam 440 yıl önce öğrencilerine en falını öğretmiştir. Hispanus Büyük İskender'e el falı konusunda bir de eser göndermişti. Bu eser daha sonraları "Altın harflerle yazılı eser" olarak adlandırıldı.
Aristo, Paracelsus, Cardamis ve İmparator Augustus o devirde el falına çok fazla önem vermişti. Roma İmparatorluğu'nun yıkılması ve sonraki korkun savaşlar sebebiyle el falı ve diğer bir çok ilim ve sanat unutuldu. Batıl itikatlar seviyesine indi ve kapı kapı dolaşan çingenelerin işi oldu.